Kocaman Yürekli Şampiyon

Konya'da gerçekleştirilen Bedensel Engelliler Halter Türkiye Şampiyonası'nda Emre Kocaman 59 kilo siklette 140 kilo kaldırarak Türkiye Şampiyonu oldu.

 

Bedensel Engelliler Halter Türkiye Şampiyonası'nda Emre Kocaman 59 kilo siklette 140 kilo kaldırarak Türkiye Şampiyonu oldu. Sporda engel olmadığını bir kez daha gösteren Kocaman, ödülünü Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı'dan aldı. 9 yıldır aktif olarak spor yaptığını belirten Kocaman, antrenörü Dilek Selçuk'un başarısına olan katkısını vurgulayarak başarı öyküsündeki felsefenin; inanmanın, başarmanın yarısı olduğunu ve başarmanın da çalışmaktan geçtiğini söyledi. Ağırlığının 2 katından fazla ağırlık kaldırarak engellerini yok sayan sporcunun en büyük hedefi Olimpiyat şampiyonu olmak.

 

Söylenenlere kulağını tıkayıp hedeflerinden vazgeçmedi

 

Halter Sporuna başlamadan önce vücut geliştirme sporu yaptığını belirten Kocaman, “Yaklaşık 9 yıldır vücut geliştirme sporunu icra ediyorum. Müsabakalara katıldım. En son müsabakam bittikten sonra oradaki antrenörüm bana, senin burada ne işin var. Senin için düzenlenen yarışmalar var. Oraya katıl dedi. Ben de halter branşını araştırdım. Bir ağabeyimin vesilesiyle başladım. Dilek hocamla tanıştım. 2 aylık bir deneme sürecinde bir şampiyonluk yaşadım. Mutluyum ve gururluyum. İnşallah daha güzel şampiyonluklar göreceğim. Çevremdeki insanlar; sen yapamazsın, barın altında ezilirsin dediler bana. Ben de hırs yaptım ve başardım. Ailem hep yanımdaydı, hep destek oldular. Çevremdeki insanlar eş, dost ve arkadaşlarım da bana yardımcı oldular. Beni motive ettiler” dedi.

 

“Azmederek, sabır çekerek yoluma devam ediyorum”

 

“Engelli sporculara verdiği destekten dolayı öncelikle Belediye Başkanımız Ahmet Haşim Baltacı'ya teşekkür ediyorum” diyen Engelli sporcu, “Beni misafir edip tebrik ettiği için çok mutlu oldum. Geçmişten bugüne engeliler adına güzel şeyler oluyor. Engellilere destek sağlandı. Eskiden engelli kardeşlerimiz dışarı çıkamıyordu. Toplumdan dışlanıyordu. Bu algı kırıldığı için devletimize de teşekkür ediyorum. Bu spora başlarken ağırlık kaldırmada zorlanıyordum. Antrenman yaparak, beslenmeme dikkat ederek bu sorunu aştım. Çevremden olumsuz tepkiler de aldım. Bazı arkadaşlarımın yapamazsın, edemezsin demeleri psikolojimi bozuyordu. Ama ona inat ederek azmederek, sabır çekerek yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu.

 

“Türk Bayrağı'nı en iyi şekilde dalgalandırıp istiklal marşını söyletmek istiyorum”

 

Ulaşmak istediği en büyük hedefin olimpiyat şampiyonu olmak olduğunu ifade eden Emre Kocaman, “Türk Bayrağı'nı en iyi şekilde dalgalandırıp istiklal marşını söyletmek istiyorum. Biliyorsunuz çoğu engelli sizin gibi hayata sımsıkı sarılıp yaşantısını müzik, tiyatro, spor vs. ile yürütmüyor. Onlar için tavsiyeleriniz var mı? İlk önce bir dışarı baksınlar, hayata hiç küsmesinler. Çünkü engel diye bir şey yoktur. Onların şu anda sadece özgüvenleri yok. Özgüvenleri için de ailesinden çevresindeki arkadaşlarından destek görmeleri gerekiyor. Yönlendirilmeleri gerekiyor. O yüzden bence engelli kardeşlerimizin dışarıya çıkması gerekiyor. Dışarıya bakmaları gerekiyor, ne yapılıyor ne ediliyor” diye konuştu.

 

“Benim başarı öykümün felsefesi şudur: İnanmak başarmanın yarısıdır. Başarmak da çalışmaktan geçer”

 

Halter sporunda kendine örnek aldığı bir çok isim olduğunu sözlerine ekleyen Kocaman şunları söyledi; “Öncelikle Arnavutköy Belediye Spor kulübüne çok teşekkür ediyorum. Böyle bir camiada, böyle bir kulüpte bulunduğum için çok mutluyum. Ben hocamı sadece hoca olarak görmüyorum. Ailemden bir parça olarak görüyorum. Hoca, abla, kardeş olarak görüyorum. Hocama çok teşekkür ediyorum. Hoca olmak sadece öğrencilerine antrenman yaptırmak değil. Hocanın insan psikolojisini de iyi bilmesi gerekiyor. Bir derdin varsa hocanla paylaşman gerekiyor. Keşke Dilek hocamı önceden tanımış olsaydım. Vücut geliştirme sporunda örnek aldığım kişi Tolga Murat Balıkçı, Halterde ise tabi ki Halil Mutlu. Çok mutluyum. Türkiye şampiyonu oldum. Arnavutköy Belediyesi adı altında bu hepimizin başarısıdır. Benim başarı öykümün felsefesi şudur: “İnanmak başarmanın yarısıdır. Başarmak da çalışmaktan geçer.”